Yalova Merkez

Yalova Merkez sahip olduğu tabiatıyla özellikle doğayla iç içe tatil hayallerinizi huzur içinde gerçekleştirmenizi sağlayacaktır…

Yalova’daki ilk yerleşim yerleri prehistorik çağlarda M.Ö. 3000’lerdedir. Bitinya adıyla bilinen bu antik yerleşkede M.Ö. 2000 yıllarında Hititler, M.Ö. 1200 yıllarında ise Frigler egemen olmuşlardır. Yalova’nın da yer aldığı bu yerleşke M.Ö. 74'te Romalıların egemenliği altına girmiştir. Roma İmparatorluğu'nun 395 yılında ayrışmasından sonra Yalova, Bizans İmparatorluğu'nun hakimiyetine geçmiştir. Yalova ancak 1326 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun egemenliğine girmiştir.

Marmara Denizi’ne kıyısı olan Yalova Merkez, bu özelliğiyle tahmin edilebileceği gibi yaz aylarında oldukça yoğun ilgi görmektedir. Özellikle doğa sporu tutkunları için birebir olan ormanların içindeki şelale ve gölleriyle yürüyüş rotalarını eşsiz kılmaktadır. Dağları ise doğa fotoğrafçılarını memnun edecek güzelliktedir. Kamp alanlarıyla gece ve gündüz muhteşem doğasını mutlaka deneyimlemenizi öneririz. Ayrıca Yalova’yı çok seven Mustafa Kemal Atatürk’ün burada üç tane evi vardır.

Yalova Merkez Otelleri

Yalova Merkez özellikle İstanbul’a yakınlığı ve kumsalları nedeniyle yaz aylarında oldukça çok rağbet görmektedir. Siz de Yalova Merkez’in birbirinden muhteşem doğal ve tarihi güzelliklerini keşfetmek için bir an önce HotelForex.com internet sitemizi ziyaret ederek bütçenize en uygun Yalova Merkez otel fiyatlarını inceleyebilir ve sadece HotelForex.com’un size sunduğu bir ayrıcalık olarak otellerle pazarlık edebilirsiniz.

Yalova Merkez’de Görülmesi ve Gezilmesi Gereken Yerler

Yalova Atatürk Köşkü (Yürüyen Köşk): Atatürk’ün isteğiyle 1929 yılında Yalova’nın Termal ilçesinde inşa edilen iki katlı bir köşktür. Şifalı doğal kaynakları ve yemyeşil doğasıyla Atatürk’ün kalbine yerleşmiştir. Otuz sekiz gün gibi kısa bir sürede inşa edilen bu köşk cumhurbaşkanlığının idaresine verilmiştir. Köşkteki eşyaların pek çoğu Dolmabahçe Sarayı’ndan getirilmiştir. Köşk 1981 tarihine kadar Cumhurbaşkanlığı konutu olarak kullanılmıştır. Bu tarihte onarıma girmiş ve sonrasında ise içerisindeki eşyalarla birlikte müze olarak ziyarete açılmıştır.

Yalova Açık Hava Müzesi: Açık hava müzesi niteliğinde olan bu müze 29 Ekim 2003 tarihinde açılmıştır. Yalova Açık Hava Müzesi’nde sergilenen Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait onur taşları, mezar stelleri, sütunlar, sütun başlıkları, lahitleri müzeyi ziyaret edenleri büyüleyecek niteliktedir.

Elmalık Kalesi: Yapım yılı ve kimler tarafından inşa edildiği anonim olan bu kale köy içinden görülememesine rağmen; Marmara Denizi’nden bakıldığında tüm heybetiyle misafirlerin karşısına çıkmaktadır.

Taş Köprü: Yapılan tüm incelemelere rağmen inşa tarihi ve kimlerin tarafından yapıldığı bulunamamıştır. Ancak yaklaşık 400 yılı aşkın bir tarihe sahip olduğu düşünülmektedir. Halen kullanılmakta olan Taş Köprü’nün altından büyüleyici güzelliği ile Kılıç Deresi akmakta, köprünün yarım daire olan ayaklarının kesme taşlardan yapıldığı görülebilmektedir.

Kara Kilise: Eski bir Roma ibadethanesinin üzerine yapıldığının tahmin edildiği Kara Kilise, ilk önceleri Roma döneminde su yapısı olarak kullanılmış; Bizans döneminde kiliseye çevrilmiştir. Dikkat çekici mimarisi ise moloz taş ve kırmızı tuğla kullanılarak Yunan haçı şeklinde yapılmış olmasıdır. Bu haç kollarının birleşme noktalarının üstünde yuvarlak ve kule şeklinde yapılmış sekiz adet penceresi olan kubbesinin olmasıdır.

Karaca Arboretumu: Hayrettin Karaca tarafından kurulan Karaca Arboretumu birçok bitki türüne ev sahipliği yapmaktadır. Bu bitkiler sadece bitki bilimciler tarafından değil; turistler tarafından da yoğun ilgi görmekte, burası iris bahçeleri, bitki bahçeleri, bonsai bitki koleksiyonları ve gül bahçeleriyle çevrili doğasıyla turistlerinde dikkatini oldukça çekmektedir. Yörede beş bin farklı odunsu bitkinin de bulunduğu araştırmalarda ortaya çıkmıştır.

Yalova’da Ne Yenir?

Yalova Sütlüsü yörenin en dikkat çeken yöresel lezzeti olmakla birlikte, Yalova Çorbası, Pavli, Papara, Yumurta tiridi, Lalanga ve Meçavçevi de mutlaka denenmesi gereken lezzetler arasındadır.