Akçakent, Kırşehir
Çerkez Türkleri, Kafkasya üzerinden başladıkları göç ile 1884 yılı itibariyle ilk olarak Akçakent ilçesine bir kilometre uzaklıktaki Eskiyurt Mahallesi'ne ulaşmışlar; bu engebeli dere yatağı yeni yerleşimcileri tarafından çok beğenilmediği için göç süreci devam etmiş ve Akçakent'e ulaşmışlardır. Akçakent ilk olarak yeni şehir anlamındaki "Şehri Cedit" ismiyle anılmıştır. Çok yakın tarihe kadar bu isimle kayıtlı ilçe, 1965 yılında isim değiştirip "Akçakent" olmuş, 1990 yılında ilçe statüsüne nail olmuştur. Engebeli arazisi ile akarsu kollarıyla parçalanmış kuş bakışı bir görüntü sergileyen ilçede, derli toplu bir seyir yoktur. Yoğun ormanlık alanları ve elverişli arazisi sayesinde yöre halkı tarım ve hayvancılık yaparak geçimini sürdürmektedir.
Akçakent gezi planı yapacaklara tavsiyemiz oluşturmak istedikleri plan dâhilinde merkezi bir noktada konaklama yapmak isterlerse HotelForex.com üzerinden detaylı arama yapmaları veya gözlerden uzak sakin, sessiz bir tatil amaçlamaktalar ise, isteklerine uygun şekilde konaklama tesislerini yine sitemiz aracılığı ile işletmelerle pazarlık imkânlarından yararlanarak yapmalarıdır.
Akçakent Gezilecek Yerler Listesi
Hacı Fakılı Kilisesi: Kilise olarak bilinen bu mimari dönem özellikleri olarak Bizans'a tarihlenmiş, o döneme ait pek çok özellik göstermektedir. Tuğla malzemeden inşa edilmiş kilisenin günümüze ulaşan tek bir odası vardır. Ancak Hacı Fakılı Köyü, Bizans döneminin önemli yerleşim yerlerinden biri olduğundan mütevellit, köydeki pek çok evin duvarlarında ve bahçelerinde o yapılardan devşirme sayısız malzemenin kullanışmış olduğunu gözlemleyebiliriz. Bu sebeple sadece kilise değil bütün köy meraklısı için bir tarih kitabı niteliği taşır. Akçakent tarihi yerleri görmek isteyen bir gezginseniz sadece kiliseyi değil tüm Hacı Fakılı Köyü'nü gezmenizi öneririz.
Akçakent Ormanı: Pek çok etnik kökene sahip ama özellikle Çerkez yoğunluklu Akçakent'te, ağaca saygı kavramı çok gelişmiştir. Gür ormanlık alanları ile bunu ispatlar nitelikteki Akçakent Ormanı, şüphesiz ki ona yerli yersiz müdahale etmeyen bilinçli halkın bizlere de örnek olacak mirasıdır. Akçakent'te hiçbir ormanın onu koruyacak bir kanuna ihtiyacı yok. Zira yerel halktan dinlediğimiz kadarıyla yıllardır atalarından bugünlere getirdikleri doğayla bütünleşik bu yaşam onlara orman kanununu detayıyla öğretmiş, kendi menfaatleri için cehaletle ağaçları katletmediklerinde ormanların zaten onlara ihtiyaçlarından fazla hammadde sağlayabileceklerini fark etmiş, bu anlamda evrimin bir üst basamağında sayabileceğimiz bir popülasyona sahiptir.
Akçakent Ormanı esasen bir orman korucusuna ihtiyaç duymaz çünkü halk yüzyıllardır süre gelen bir gelenekle ormanın hangi parçasındaki ağaçların yaşlı olduğunu, genç ağaçların nasıl budanacağını, hangi ağacın gölgesinde oturmak için müsait olduğunu, ne tip ağaçların kışlık ihtiyaçlar için kesilebileceğini, bu konuda uzmanlığı olan bir profesör kadar iyi bilirler. Bu sebeple de neredeyse Karadeniz ormanları kadar gür, böylesine çok sayıda ağacı olan bir ormana sahiptirler. Tarihsel kaynaklarda sıkça adı geçmiyor olsa da kültürel miraslarını nesilden nesle taşımaya karar vermiş Akçakentliler hem yerel sohbetlerde hem de çok sayıda blog sitesi açarak tarihsel anekdotları ve dolayısı ile kültürel mirası sonraki nesle aktarmayı amaçlamaktadırlar.
Daha Fazla Göster