EFSANELERİN İZİNDE: AĞRI
Nuh’un Gemisi efsanesini mutlaka biliyorsunuzdur. Nuh Peygamber zamanında, insanlığın doğru yoldan sapması ve düzenin bozulması üzerine Hz. Nuh’a, üç yüz adım boyunda, elli adım eninde ve otuz adım yüksekliğinde bir gemi yapması vahyedilir. Gemiye, yeryüzünde bulunan bütün canlılardan da, bir erkek bir dişi olmak üzere iki tane alınır. Sonrasında da gök adeta delinir, kırk gün kırk gece yağmur yağar, fırtınalar kopar. Tanrı’nın gazabına uğrayan insanlar yok olur ve sadece gemidekiler sağ kalır. Yüz elli gün boyunca sularda sürüklenen gemi, sular çekilmeye başlayınca, Ağrı dağlarının Cudi Tepesi’ne oturur. Saldığı güvercinin, bugün de barışın simgesi olarak gördüğümüz bir zeytin dalıyla dönmesi üzerine Hz. Nuh, Ağrı dağlarının eteklerine bir köy kurar. Sümerlerin Gılgamış destanlarında ve Kutsal kitaplarda da geçen tufanın ve Hz. Nuh’un gemisinin izleri, bugün dahi pek çok bilim insanı tarafından Ağrı Dağı’nda aranmaktadır.
Nuh Tufanı gibi pek çok efsaneye sahip Ağrı ve çevresi, sadece bu efsanelerden ibaret değil elbette. Tarih boyunca Urartulardan Perslere kadar pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, Mezopotamya’nın da önemli bir kolu olan Ağrı, aynı zamanda doğal güzellikleriyle de adeta cennetten bir parça. Havayoluyla rahatlıkla ulaşabileceğiniz Ağrı’da; her türlü konfora sahip Ağrı merkez otellerinde konaklayabileceğiniz gibi, konuk evleri ve pansiyonlardan oluşan Ağrı otellerinde de kalabilirsiniz. Ağrı otel fiyatları, her bütçeye uygun, son derece ekonomik seçenekler sunmaktadır.
AĞRI’DA NEREYE GİDİLİR, NE YAPILIR, NE YENİR
Dedik ya, Ağrı bir efsaneler şehridir diye. Ağrı gezinize de başta Nuh’un Gemisi olmak üzere bu efsanelerin izini sürerek başlayabilirsiniz.
Ağrı Dağı; Nuh’un Gemisi’ne ev sahipliği yaptığı rivayet olunan, kutsal kitaplarda da adı geçen kutsal bir dağdır. Farklı dillerde Ararat, Kuh-i Nuh, Cebel ül Haris gibi isimlerle de anılan Ağrı Dağı’ndan, Marco Polo da bahseder. Bugün, Nuh’un Gemisi’nin olduğuna inanılan yer, halk arasında Cudi Dağı olarak geçen, Telçeker ve Üzengili köyleri arasında bulunan, gemi biçiminde bir siluettir. Ayrıca, Taşlıçay ilçesinin sınırları içinde bulunan, kutsal kitaplarda da adı geçen Üç Kilise, Hz. Nuh’un mezarının da bulunduğuna inanılan önemli bir inanç merkezidir.
Yine hepimizin bildiği Kerem ve Aslı efsanesinin bir bölümü de Ağrı Dağı’nda geçer. Keşişin Bahçesi Hikayesi olarak geçen bölümde Aslı’nın peşinde diyar diyar dolaşan Kerem, sonunda izini Bayazıt’ta bulur. Aslı’yla görüşebilmek için, bir keşişin karısının öne sürdüğü şartları kabul eder ve otuz iki dişini birden çektirir. Sevdasının büyüklüğünden olsa gerek, sonradan elini sürdüğünde bütün dişleri yine olduğu yerdedir. Keşişin Bahçesi denilen yer bugün, Doğubeyazıt ilçe merkezine 7 km uzaklıktadır. Bir başka efsanede ise, Büyük Ağrı ve Küçük Ağrı Dağlarının, birbirleriyle anlaşamayan iki köylü kızı olduğu ve ettikleri beddualar yüzünden dağ haline geldiklerinden bahsedilir. Bir diğer efsaneye göre de Adem ve Havva’nın, yasak olan elmayı yedikten sonra kovuldukları cennet bahçesi de Ağrı Dağı’nda bulunur.
Ağrı’da mutlaka görmeniz gereken bir başka yer de; Ağrı’nın gözdesi olan İshak Paşa Sarayı’dır. Hem Osmanlı hem de Selçuklu mimarisinin örneklerini görebileceğiniz, aynı zamanda Avrupa’daki şato geleneğinin belki de Anadolu’daki tek örneği olan ve 99 yılda tamamlanan bu muhteşem yapı, bir kartal yuvasını andıran konumuyla ve masalsı görünüşüyle gelip de gördüğünüze sizi asla pişman etmeyecek.
Bununla birlikte; İshak Paşa Sarayı’nın üst kısmında bulunan Ahmed-i Hani Türbesi’ni; Urartular döneminde inşa edildiği düşünülen Doğubeyazıt Kalesi’ni; 3000 yıl öncesinde kayalara oyulmuş tapınaklar ve odalardan oluşan Diyadin Meya Mağaraları’nı; Evliya Çelebi’ye göre Sultan Hasan oğlu Ziyaüddin’e ait olan Şoşik Kalesi’ni ve efsanelerle zenginleşmiş bu olağanüstü tarihin izlerini görmeden dönemeyeceğinize eminiz.
Tarih turunuzdan sonra da, Doğubeyazıt’ın 35 km doğusunda bulunan ve Alaska’daki meteor çukurundan sonra dünyanın en geniş meteor çukurunu da görülecekler listenize eklemelisiniz. 1913’te düşen bu göktaşı, halen toprağa gömülü durumda durmaktadır. Ardından, Türkiye’nin en yüksek göllerinden ve oluşumu bakımından bir lav gölü olan Balık Gölü’nü de gördükten sonra isterseniz Murat Suyu’nda rafting yapabilirsiniz. En ünlüleri Yılanlı, Davut, Tunca ve Köprü Kaplıcaları olan Diyadin Kaplıcaları’nın şifalı sularından faydalanmayı da unutmayın.
Ağrı yöresinin geleneksel lezzetlerini de tatmadan olmaz. Abdigör Köftesi, Haşıl, Hengel, Murtuğa ya da Ciriş Ketesiyle kendinize mükemmel bir ziyafet çekebilirsiniz. Ağrı’dan ayrılmadan önce, meşhur Ağrı Balı’nda ve Cacık Peynirinden de alabilirsiniz.
YAPMADAN GİTMEYİN
- Efsaneler diyarı Ağrı Dağı’nda Nuh’un Gemisi’nin; Keşişin Bahçesi’nde Kerem ve Aslı’nın izlerini sürün. Belki de Adem ve Havva’nın kovulduğu cennet bahçelerine de rastlarsınız.
- Meya Vadisi’nin yemyeşil doğasında, 3000 yıllık kaya evlerini görmeden dönmeyin.
- Ünlü İshak Paşa Sarayı’nı ve Doğubeyazıt Kalesi’ni mutlaka ziyaret edin.
- Dünyanın ikinci büyük meteor çukurunu da görülecekler listenize ekleyin.
- Türkiye’nin en yüksek rakımlı göllerinden Balık Gölü’nü görmeden ayrılmayın. Yapabiliyorsanız Murat Suyu’nda rafting yapın.
- Diyadin Kaplıcaları’nın şifalı sularına dinlenin.
- Başta Abdigör Köftesi olmak üzere Ağrı’nın lezzetli yemeklerinden tadın.
- Ünlü Ağrı Balı’ndan ve yöresel peynirlerden almadan dönmeyin.
ShowMore