YARENLER DİYARI ÇANKIRI
Yaren; dost, arkadaş demek. Her biri bir Oğuz boyunu temsil eden 24 yarenden oluşan Yaran da, Çankırı’nın geleneksel kültürünün en önemli sembolü. Kökleri Orta Asya’ya, temeli de Ahilik geleneğine dayanan Yaran; misafirperverlik, cömertlik, cesaret, yardımlaşma, birlik ve beraberlik, istikrar, diğerkam olma ve tevazu gibi Türk-İslam sentezinin en güzel değerlerini bir arada topluyor. UNESCO’nun, Dünya Kültür Mirası Listesi’nde de yer alan bu gelenek, aslına uygun olarak bugün de hala Çankırı’da yaşatılıyor.
Aralık ayından başlayarak 12 hafta boyunca yakılan Yaran ocaklarında, bu kadim geleneğe şahit olabileceğiniz Çankırı’da; farklı konfor olanakları sunan Çankırı merkez otellerinde kalabileceğiniz gibi, özellikle Ilgaz Dağı çevresinde bulunan, tarih kokan butik Çankırı otellerinde de konaklayabilirsiniz. Çankırı otel fiyatları, her bütçeye uygun seçenekler sunmaktadır.
ÇANKIRI’DA NEREYE GİDİLİR, NE YAPILIR, NE YENİR
Neolitik çağdan bu yanan pek çok uygarlığa ev sahipliği yapan Çankırı’da, Türkiye’nin en büyük ve geniş tuz rezervlerinin de olduğu Tuz Mağarası, belki de Çankırı seyahatinizin ilk durağı olmalı. Sıfıra yakın nem oranıyla, içinde ölen hayvanların bozulmadan kalmasına olanak veren Tuz Mağarası, il merkezine 20 km uzaklıkta ve yerin 150 metre altında bulunuyor. Kılıç dişli kaplan, su samuru, üç dişli fil ve kısa boyunlu zürafa gibi pek çok tarih öncesi hayvanın kalıntılarının bulunduğu mağara, aynı zamanda muazzam görselliğiyle de sizi ziyaret ettiğinize pişman etmeyecek.
MÖ 3000’den, Selçuklu ve Osmanlı dönemine kadar pek çok arkeolojik buluntu ve eserle beraber, 8 milyon yıl öncesine tarihlenen fil, gergedan, koyun, keçi, zürafa, geyik ve primatların fosillerinin de sergilendiği Çankırı Müzesi, Çankırı’ya geldiğinizde mutlaka görmeniz gereken bir başka uğrak noktası. Müzede, Kurtuluş Savaşı sırasında İnebolu, Kastamonu, Çankırı ve Ankara arasında cephane taşıyan tarihi kağnıyı da görebilirsiniz.
Kurtuluş Savaşı demişken; kadınıyla, çoluğu çocuğuyla Anadolu insanının canını dişine takarak zoru başarmasının bir kanıtı olan İstiklal Yolu’nda, Ekim ayı içinde yapılan İstiklal Yolu Yürüyüşü’ne katılabilir ya da kendi olanaklarınızla bu tarihi yolu yürüyebilir ve milli mücadelenin ruhunu soluyabilirsiniz.
Bölgedeki Selçuklu yapılarından en önemlisi olan Cemaleddin Ferruh Darüldahisi ya da bilinen adıyla Taş Mescit’te; mescit ve Cemaleddin Ferruh’un türbesinin bulunduğu Darüldahis kısmıyla birlikte; Mevlevihane, Şeyh Evi, Derviş Odası ve şadırvan gibi mekanları da görebilirsiniz. Bugün büyük bir kısmı yok olmuş olan bir şifahaneyi de barındıran bu yapıların bir başka önemli özelliği de, günümüzde tıp sembolü olarak kullanılan birbirine dolanmış iki yılan motifli kabartmanın ve yine bugün eczacılık sembolü olarak kullanılan, bir kupanın gövdesine sarılmış iki yılanın olduğu bir heykelin burada bulunmuş olmasıdır.
Ayrıca; Beşdut Köyü’ndeki derenin iki yanındaki kayalar oyulmuş, MÖ 6. yüzyıldan kaldığı düşünülen Beşdut Kaya Mezarları; çok sayıda insan eliyle oyulmuş mağaraya, kaya mezarları ve kiliseye de ev sahipliği yapan İndağı Kaya Mezarları ve Salman Höyük; Roma ve Bizans dönemlerine ait olduğu tahmin edilen Sakaeli Kaya Mezarları ve Peri Bacaları; MS 3. Yüzyılda yapılan ve bütünlüklü bir yaşam alanı ortaya çıkartılmış olan Hüyük Yeraltı Şehri; Romalılardan Osmanlılara kadar sağlamlığıyla ünlenmiş ve içinde, Çankırı Fatihi Emir Karatekin Bey’in türbesinin de olduğu Çankırı Kalesi ve Saat Kulesi de Çankırı’nın mutlaka görmeniz gereken tarihi yapıları.
Karacaözü Köyü’nde bulunan, en az 400 yaşında olduğu düşünülen ve dünyanın en yaşlı anıt ağaçlarından olan Koca Meşe’nin gölgesinde de dinlenebilirsiniz.
İdadi Mektep adıyla 1893 yılında açılan ve Atatürk’ün 31 Ağustos 1925’te konakladığı Taş Mektep’i ve toplam 108 adet olan tarihi Çankırı evlerini de görülecekler listenize eklemelisiniz.
Tarihi zenginliği kadar, doğal güzellikleri ve kaplıcalarıyla da ünlü bir şehir Çankırı. Kış aylarının gözde kayak merkezlerinden biri olan ve dört mevsim boyunca da yeşilin her tonunu önünüze seren Ilgaz Dağları; hem kış sporları hem de dağcılık, doğa yürüyüşü ve kamp alanlarıyla Çankırı’nın sembollerinden birisi.
Ayrıca; doğal su sıcaklığıyla pek çok hastalığa şifa olan Çavundur Termal Kaynağı ile birlikte; Acısu Termali, Şıhlar Nezle Suyu, Bozan Hamamı ve Kökürt Köyü Kaynağı da kendinize bir sağlık molası verebileceğiniz Çankırı’nın kaplıcalarıdır.
Bülbül Pınarı Mesire Yeri’nde ya da Kırkpınar Yaylası’nda, Büyük Yayla’da, Alpsarı ve Karaören Göletlerinde doğal güzelliklerin keyfini sürüp balık avlayabilir, Bayramören’de yamaç paraşütü yapabilirsiniz.
Bu kadar gezip yorulduktan sonra da başta Sarımsaklı Et, Yazma Çöreği, kül Çöreği, Tatar Hamuru Çorbası, Yaren Güveci, Hameyli ve Yumurta Tatlısı olmak üzere, Çankırı’nın yöresel lezzetlerini mutlaka denemelisiniz. Yanında da Çankırı’nın ünlü Kızılcık Şurubu’ndan içmeyi unutmayın.
Çankırı’dan ayrılmadan önce; yöreden çıkartılan kaya tuzundan yapılan Tuz Lambalarından, yaren giysili bebeklerden, çarıklardan ve Bakırcılar Çarşısı’ndan Çankırı İbriği’nden hediyelik alabilirsiniz.
YAPMADAN GİTMEYİN
- Kış aylarında giderseniz Doruk Mevkii’nde kayak yapabileceğiniz ama dört mevsim boyunca doğal güzellikleriyle aklınızı başınızdan alacak Ilgaz Dağı Milli Parkı’nı mutlaka ziyaret edin.
- 8 milyon yıl öncesine tarihlenen fosillerin de sergilendiği Çankırı Müzesi’ni mutlaka gezin.
- Tuz Mağarası’nı görmeden dönmeyin.
- Kurtuluş Savaşı boyunca kağnılarla cephane taşınan İstiklal Yolu’ndaki yürüyüşlere katılın.
- Çankırı’nın yaylalarını ve kaplıcalarını da mutlaka listenize ekleyin.
- Başta Sarımsaklı Et, Toyga Çorbası ve Haneyli olmak üzere, Çankırı’nın geleneksel yemeklerini mutlaka deneyin. Kızılcık Şurubu’ndan da içmeyi unutmayın.
- Çankırı İbriği’nden ve Tuz Lambalarından hediyelik olarak satın alın.
ShowMore