Akören Tarihi ve Göç Filmleri Festivali
Yörelerin isimlerinin yıllar içerisinde gösterebileceği değişikliklerin en ilginç örneklerinden biri olmaya aday olan Akören ilçesinin rivayete göre ilk ismi "Avveren" imiş. Halk arasında söylene söylene "Avren" ismini alan yöre, I. Dünya Savaşı sırasında çok fazla tahribat alması sebebi ile yerleşik insanlarını kaybetmiş, burayı uğrak yeri olarak kullanan tüccarlar, "Akviran" olarak yerleşim yerinin adını değiştirmiştir. Cumhuriyet döneminde ilçeye yapılan yatırımlar ile tarihsel süreçte av hayvanı bolluğu sebebiyle adı "Avveren" konmuş olan ilçenin adı yatırımlarla artan popülasyon ile birlikte "Akören" olarak değiştirilmiştir.
Kara iklimi hâkim, step bitkileri ile donatılmış, kilimleri ile meşhur bu ilçe, Toros Dağları'nın kuzey yamaçlarında yer almaktadır. Yeri gelmişken Akviran kilimleri olarak rastlayabileceğiniz bu el işçiliğinin en güzel örneklerinden olan eşyalar bugün hala İstanbul Sultan Ahmet Müzesi'nde de görülebilmektedir.
Kalabalıklardan uzak, deniz, kum, güneş tatili kavramından pek de hoşlanmayan bir yapınız varsa, oksijeni ile başınızı döndürecek Akören otelleri, sizleri beklemektedir. Akören otelleri fiyatlarına hotelforex.com sitemiz aracılığıyla ulaşabilir ve konaklamak istediğiniz işletme ile direkt iletişime geçerek fiyat pazarlığı yapabilirsiniz.
Akören Gezilecek Yerler Listesi
Bayındır Harabeleri: Selçuklu Dönemi'nden kalma bir köy olduğu düşünülen araştırmalar ışığında buranın döneminin en önemli yerlerinden bir olduğu ve mistik ayinler için kullanıldığı bilinen harabeleri Akören gezi rotası yaparken dâhil etmelisiniz. Oğuzlardan beri bir gelenek olarak sürdürülen yağmur duaları özellikle bu bölgede yapılmaktaydı. Çünkü bu yörenin Bayındır Harabeleri'nde bulunan su pınarından başka herhangi bir doğal kaynağı ve dolayısıyla suya ulaşabilecekleri herhangi başka bir yöntem yoktu. O dönemlerde kurak geçen yıllarda halk bu pınarın başına çıkarak yağmur duası edermiş. Bugün bildiğiniz hali ile değil pek tabi. Pınarın bir bölümünden alınan kara çakıllar, biraz daha ileri bir kısma götürülür, kendilerince su pınarından yardım isterlermiş. Harabelerin içerisinde Oğuzların ve dolayısıyla Selçukluların Bayırdır Boyu'na ait bir rumuzu olarak bilinen izlerde açıkça seçilebilmektedir.
Avdan Tekkesi: M.S. 700'lü yıllara tarihlenen Avdan Şeyhi Hacı Zahrettin'in Mezarı burada bulunmaktadır. Tekke mezara yakın konumlandırılmış, biraz yürüdüğünüzde Çarşamba Çay'ına ulaşacağınız, yeşillikler içinde bir yapıdır. Hacı Zahrettin ve ailesi burada yaşamış, Türkiye genelinde ve Konya'da iyi bilinen meşhur bir zattır. Bu tekkenin en büyük özelliği rivayetlere göre ruh sağlığı ile ilgili herhangi bir sıkıntısı olan insanların burada şifa bulduğuna inanılmasıdır. Bu sebeple tekkeyi ziyarete gelen herkesin bir gece burada konaklama yapması gerektiği söylene gelmiş, bu da yöre esnafına turizm anlamında gelir elde ettirmiştir.
Akçeşme: Her yörede olduğu gibi Akörenlilerin de kendi dillerine has söylemleri vardır. Bunun en bilinen örneği İzmirlilerin simide gevrek, mısıra darı demesidir. Tıpkı İzmirliler gibi Akörenliler'de koyun cinsine "tüylü davar" ismini vermişlerdir. Akçeşme'nin içerisinde bulunduğu Tülce Mahallesi adını buradan almıştır. Akçeşme harabelerinde herhangi bir arkeolojik araştırma henüz yapılmamış, bir gün keşfedilmeyi bekleyen tarihi sırlar orada öylece durmaktadırlar. Akçeşme içerisindeki çeşme ise üzerinde Yunan Yazıtlarına rastlanan, birkaç kez tamir geçirmiş, bugün çevresinde piknik yapılan, içinde birde yığma höyük bulunduran bir yer olup, henüz yazılmamışları keşfetmeyi seven herkesi davet etmektedir.
Uluslararası Göç Filmleri Festivali: Dünyanın en büyük göç temalı film festivali olarak adını pek çok haber bültenine ilk sıradan yazdırmış bu festival Akören'de düzenlenmiş, dünyanın kültürel zenginliklerini göç ile keşfedildiğini düşünen herkesin kendisinden bir şeyler bulabileceği bir festivaldir. Özellikle Türkiye'nin coğrafi konumundan ötürü tarih boyunca pek çok kültürden insanı geçtiği, geçerken kendilerinden bıraktıkları izlerle gerek anlattıkları hikâyeler, gerek yaşadıkları deneyimlerle bu kültürel mirası derinleştiren insanları da bu vesileyle anmak ve geleceğe daha anlamlı bir miras bırakmak adına şehirlerin markalaşması anlamında çokça katkı sunacağına inanılan festivalin gelenekselleştirilmesi amaçlanmaktadır.
Daha Fazla Göster