Cizre
Tarih ve kültür turizmi bakımından herkesin ilgisini çeken yapıları ve hikayeleriyle Cizre sizi hem şaşırtacak hem de büyüleyecek…
Şırnak’ın bil ilçesi olan Cizre tarih boyunca pek çok defa pek çok medeniyetin hakimiyetine girmiş olsa da, ancak 1627 yılından itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyetine geçebilmiştir. Cizre’nin yerleşim yeri olarak kullanılması Demir Çağı’na kadar dayanmaktadır. Bu nedenle Hz. Nuh’tan Osmanlı tarihine kadar pek çok tarihi eser ve hikâyeye sahiptir.
Cizre Otelleri
Cizre’de kültür geziniz için ilçe merkezinde oteller bulabileceğiniz gibi Dicle Nehri kıyısındaki kaplıcalardan yararlanmak için de termal otel seçenekleri bulunmaktadır. Cizre’yi ziyaretinizde konaklama sizin için dert olmasın. HotelForex.com’da birbirinden seçkin otel seçenekleri yer almaktadır. HotelForex.com’da bütçenize uygun aradığınız konforda otelleri bulacaksınız. Bunun yanı sıra sadece HotelForex.com’a özel otellerle pazarlık yapabilme ayrıcalığı da sizi bekliyor.
Cizre’de Görülmesi Gereken Tarihi Yerler
Mem u Zin Türbesi:Mem u Zin Türbesi, Abdaliye Medresesi’nin bodrumunda yer almaktadır. Burada 3 mezar yeri bulunmaktadır. Bu mezarlar Zin, Mem ve Bekir’e aittir. Mem-u Zin bir ilahi aşk hikayesidir. Cizre Beyi Emir Zeynuddin döneminde, yani 1450-1451 yıllarında meydana gelmiştir. Hikaye Emir Zeynuddin’in kızı Zin ile Divan Veziri’nin oğlu Mem arasında geçer. Kötü ruhlu Bekir’in çeşitli engellemeleriyle Mem ve Zin’in bedenleri bu dünyada bir türlü kavuşamaz. Zindanda İlahi aşka kavuşmak için ölen Mem’in mezarı üzerinde Allah’tan ölmeyi isteyerek ölen Zin ise Mem’in mezarı açılarak üzerine gömülür. Böylece iki aşık İlahi aşklarına kavuşmuş olur.
Hz. Nuh Türbesi: Hz. Nuh’un gemiyi Cudi Dağı’nda yaptığına inanılır. Yine bir inanışa göre Hz. Nuh tufandan sonra Cizre’ye yerleşmiştir. Cizre’nin Dağkapı Mahallesi’nde öldüğüne inanılmaktadır. Hz. Nuh’un öldüğü yere önce havra inşa edilmiştir. Daha sonra önce burası kiliseye ve 639 yılında ise camiye dönüştürülmüştür. Bu caminin yanında ise Hz. Nuh’a ait olduğu düşünülen türbe yer almaktadır.
Kırmızı Medrese: Kırmızı tuğlalardan inşa edildiği için Kırmızı Medrese adını almıştır. Medrese öğretmen, öğrenci ve idare kısımları ile külliyeden oluşmaktadır. Kırmızı Medrese’nin içinde ünlü şair Ahmed-i Ceziri’nin türbesi bulunmaktadır.
Ulu Cami: Musul Atabekleri döneminde, yani M.1155-1160 yıllarında yapılmış olduğu caminin üzerindeki kitabede yazmaktadır. Cizre’nin İslam'ı kabul etmesiyle kilise olarak kullanılan bu yer camiye dönüştürülmüştür. Minaresi dört köşe olarak inşa edilmiştir. Cami’nin en önemli özelliği ahşap kapılarının tunç kapı tokmakları üzerinde iki ejder ve ortasında bir aslan başının bulunmasıdır. Ejderler sivri kulaklı ve kanatlıdır. Gövdeleri ise yılan puluyla kaplı ve ortalarından düğümlenmişlerdir. Birbirlerine solanmış olan kuyruklarının uç kısımlarında kartal başı görülmektedir. Bu kapı tokmaklarından biri Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde sergilenirken diğeri ise çalınmış ve günümüzde Kopenhag David Samling Müzesi’nde sergilenmektedir. Ayrıca Caminin üzerinde 8 adet kitabe yer almaktadır.
Belkısana Kaplıcası: Sadece tarihiyle değil kaplıcalarıyla da meşhur olan Cizre’yi ziyaretinizde mutlaka bu şifalı sulardan yararlanmayı düşünmelisiniz. Dicle Irmağı’nın kıyısında bulunan BelkısanaKaplıcası’nın su sıcaklığı 67 derecedir. Romatizmal ve kadın hastalıklarına iyi geldiği söylenmektedir.
Cizre Kalesi: Cizre merkezinde Dicle Nehri kenarında inşa edilmiş olan Cizre Kalesi, bir iç kale ve bir de dış kaleden oluşmaktadır. Kalıntılardan Roma ve Bizans Dönemlerinde inşa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. 360 adet odadan oluşan üç katlı bir yapıdır. Cizre kalesi siyah bazalt taşlardan inşa edilmiştir.
Finik Kalesi:Finik Kalesi yine Dicle Nehri kenarında inşa edilmiş olan bir başka kaledir. Finik Kalesi’nde Asur ve Gudilere ait kabartma heykeller yer almaktadır. Finik Kalesi, su sarnıçları, gizli su merdivenleri ve kayadan oyulmuş evler barındırmaktadır.
ShowMore